Bilimsel Program

IMCOFE 2016 

Trabzon‘un modern dönem camilerinden olan ve inŞaatı 2005 yılında tamamlanan Mehmet Akif Ersoy Camii, yüksek kapasitesi sebebiyle Trabzon Şehrinin önemli ibadet yapıları arasında yer almaktadır. evlerini en iyi Şekilde yerine getirmeleri açısından camilerin akustik özelliklerinin akustik konfor koŞullarını sağlaması önemli bir etkendir. Bu nedenle çalıŞma kapsamında Mehmet Akif Ersoy Camii‘nin mevcut akustik özellikleri değerlendirilmiŞ ve sonrasında akustik düzenleme önerisinde bulunulmuŞtur. Akustik açıdan mekanların ergonomik olarak optimum koŞullara uygunluk durumları sesin nesnel parametreleri üzerinden değerlendirilmektedir. Bu çalıŞma kapsamında Mehmet Akif Ersoy Camii için sesin nesnel parametreleri Odeon Version 10.1 bilgisayar programı aracılığıyla elde edilmiŞtir. ÇalıŞma kapsamında sesin nesnel parametrelerinden; Reverberasyon Süresi (RT), Erken DüŞme Süresi (EDT), Netlik (C80), Belirginlik (D50), Sesin Ġletim Endeksi (STI) değerlendirilmiŞtir. Optimum değerler dıŞında kalan değerleri optimum düzeylere getirmek için yüzey malzemelerinde değiŞiklik yapılarak bir düzenleme önerisi hazırlanmıŞ, düzenleme önerisine göre simülasyon tekrarlanmıŞtır. Düzenleme sonrası elde edilen simülasyon sonuçları da incelenerek yapılan düzenlemenin akustik performansa etkisi değerlendirilmiŞtir. 

IMCOFE 2017 / Barselona 

Dil becerileri ile okuma gelişiminin birbirlerine paralel olduğu düŞünüldüğünde, iŞitme engelli öğrencilerin sınırlı dil performanslarından dolayı, okuma becerilerinde de baŞarısızlıklar yaŞamalarının doğal bir sonuç olduğunu söylemek mümkündür. ĠŞitme engelli bireylerin sınırlı okuma performansları ile ilgili ortaya çıkan bu durumun, gerek ulusal gerekse de uluslararası alanyazında yapılmıŞ birçok çalıŞma ile desteklendiği görülmektedir (Akçamete 1999; Chamberlain ve Mayberry, 2000; Girgin, 2003; 2005a; 2006; Güldenoğlu, 2012; Marschark ve Harris, 1996; Santana ve Torres, 2003; Traxler, 2000). Alanyazında iŞitme engelli bireylerin okuma süreçlerini inceleyen çalıŞmalara bakıldığında, iŞitme engelli okuyucuların %60‟ının 4. sınıf veya daha düŞük seviyede okuma ve okuduğunu anlama performansına sahip olarak okul hayatlarını tamamladıkları belirtilmektedir (Allen, 1986; Chamberlain ve Mayberry, 2000; Holt, 1993; Holt, Traxler ve Allen, 1996; Marschark ve Harris, 1996; Traxler, 2000). Bu araŞtırmada iŞiten ve iŞitme engelli (koklear implantlı ve iŞitme cihazı kullanan) öğrencilerin sözcükleri anlamsal olarak iŞlemleme performansları karŞılaŞtırılmıŞtır. ÇalıŞma grubunu 32 iŞiten ve 69 iŞitme engelli (34 cihaz kullanan, 35 koklear implantlı) olmak üzere toplam 101 öğrenci oluŞturmuŞtur. Katılımcıların tümü 3. ve 4. sınıf düzeylerinde öğrenim gören öğrenciler arasından seçilmiŞtir. Uzmanların görüş birliğine vardığı 48 sözcük çiftinden (24 tanesi iliŞkili iki sözcük çifti, 24 tanesi iliŞkisiz iki sözcük çifti) oluŞanbir iŞlem ile veri toplanmıştır. Elde edilen veriler tek yönlü varyans analizi kullanılarak analiz edilmiŞtir. Analizler sonucunda;okuyucuların toplam anlamsal sözcük işlemleme tepki hızı performansları açısından bakıldığında iŞiten okuyucular iŞitme cihazlı okuyucularla sözcükleri anlamsal olarak benzer hızda, implantlı okuyuculara göre ise daha hızlı olarak iŞlemledikleri görülmüŞtür. Toplam anlamsal sözcük iŞlemleme doğruluk oranı açısından ise işiten okuyucular iŞitme cihazlı ve koklear implantlı okuyuculardan daha iyi performans gösterdikleri bulunmuŞtur. Ayrıca koklear implantlı okuyucularla işitme cihazlı okuyucuların hem tepki hızı hem de hata oranları açısından benzer performans gösterdikleri bulunmuŞtur. Okuyucuların farklı anlamsal kategorilerdeki (niteliksel iliŞki, bağımlı iliŞki ve kategorik iliŞki) sözcükleri iŞlemleme becerilerine bakıldığında isesözcükleri, anlamsal kategorilere bağlı kalmadan benzer tepki hızları ve hata oranları ile iŞlemledikleri görülmüŞtür. ĠŞitme engelli okuyucuların (koklear implantlı ve iŞitme cihazlı okuyucular) cihaz ve implant kullanma yaŞlarına göre sözcükleri anlamsal olarak iŞlemleme becerilerine bakıldığında ise, hem tepki hızı hem de doğruluk oranlarına göre anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüŞtür. 

IMCOFE 2017 / Roma 

Bu araştırma, 2014 ve 2015 yıllarında Çanakkale ekolojik koşullarında ‘Yalova Çekirdeksizi’ üzüm çeşidinin yazlık sürgünlerinde farklı seviyelerden yapılan tepe alma uygulamalarının üzüm ve yıllık dal verim ve kalitesine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. ‘Yalova Çekirdeksizi’ üzüm çeşidi ‘5BB’ anacı üzerine aşılı, 3,0 metre x 1,5 metre aralık ve mesafede dikilmiş olup, tek kollu sabit kordon terbiye sistemine göre terbiye edilmiştir. ‘Yalova Çekirdeksizi’ üzüm çeşidinin yazlık sürgünlerinde, tane tutumunun ardından (Haziran ayı başı) 3 farklı tepe alma uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bunlar; KSTA: Kısa seviye tepe alma NSTA: Normal seviye tepe alma, USSB: Uzun seviye sürgün bırakma uygulamalarıdır. Farklı tepe alma uygulamaları neticesinde ortalama üzüm veriminde önemli bir farklılık tespit edilememekle birlikte ortalama salkım ağırlığı, salkım sıklığı, salkım eni, salkım boyu, tane eni, tane rengi (L, Chroma ve Hue değerleri), %SÇKM, %asitlik, pH, olgunluk indisi, budama odunu ağırlığı ve yıllık dal çapı parametrelerinde önemli farklılıklar belirlenmiştir. USSB uygulamasında; salkım uzunluğu artışıyla birlikte, aynı tarihte hasat edilen üzümlerdeki olgunluk indisi (%SÇKM/%asitlik) değeri, diğer uygulamalara kıyasla önemli seviyede yükselmiştir. KSTA uygulamasında; ortalama salkım ağırlığı, salkım sıklığı, salkım eni ve tane eni parametreleri diğer uygulamalara kıyasla yüksek, budama odunu ağırlığı ve yıllık dal çapı parametreleri ise düşük bulunmuştur. NSTA uygulaması; birçok parametre için ortalama sonuçlar oluşturmuştur. Yapılan farklı uygulamalar ‘Yalova Çekirdeksizi’ üzüm çeşidinin ortalama üzüm veriminde önemli bir değişiklik meydana getirmediğinden, bu üzüm çeşidinde erkenciliğin amaçlandığı yıllarda USSB, daha geç tarihte hasat isteği ile birlikte salkım ve tane kalitesinin amaçlandığı yıllarda ise KSTA uygulamasının yapılması önerilmiştir. 

IMCOFE 2018 / Barselona 

İçten yanmalı motorların enerji ihtiyaçları genellikle fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Fosil yakıtların gün geçtikçe tükenmelerine rağmen biyogaz yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Bu çalışmada dizel yakıt miktarının dizel-biyogaz çift yakıtlı motorun egzoz emisyonlarına etkisi incelenmiştir. Deneyler dört zamanlı, dört silindirli, su soğutmalı, turbo şarjlı, Common Rail bir dizel motorda gerçekleştirilmiştir. Motorun orijinal ayarlarında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Çift yakıtlı çalışmalarda motorun enerji ihtiyacının 20%, 30%, %40 ve %50’i dizel yakıt ile karşılanmıştır. Deneylerde motor devri 1750 d/d’da sabit tutulurken motor yükü ve 40 Nm, 60 Nm ve 80 Nm arasında değiştirilmiştir. HC, CO2 ve NOx emisyonları dizel yakıt miktarının artışına bağlı olarak azalırken is emisyonu artmıştır. Biyogaz miktarının artması hem ön karışımlı yanma fazında yanan yakıt miktarını hem de NOx emisyonlarını arttırmıştır. CO2 ise yakıt hava karışımını seyrelterek HC emisyonlarını yükseltmiştir. 

IMCOFE 2018 / Roma 

Sporcuların performansları, sezon boyunca devam eden ağır antrenman ve başarı kaygısının baskısı altında müsabakadan müsabakaya değişebilmektedir. Sporcunun performansında yaşanan bu dalgalanmaları en aza indirebilme konusunda spor psikolojisinden alınan yardım sporcunun psikolojik dayanıklılığını arttırma konusunda önemli bir bileşendir. Bu araştırmanın amacı elit sporcularda psikolojik dayanıklılığın çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma elit sporcuların psikolojik dayanıklılık düzeylerini tanımlaması bakımından betimsel tarama modelinde bir çalışmadır. Araştırmada elit sporcuların psikolojik dayanıklılıklarını belirlemek için Friborg ve arkadaşları tarafından (2005) geliştirilen, Basım ve Çetin (2011) tarafından Türkiye’ye uyarlaması yapılan Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ve kişisel bilgilerin toplanması için araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma verileri 85 erkek, 62 kadın olmak üzere farklı branşlarda toplam 147 milli sporcudan toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 21.00 istatistik paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi, korelasyon ve regresyon analizi istatistiki teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elit sporcuların psikolojik dayanıklılıklarının sporcuların branşına, doping kullanma eğilimine, kendisiyle içsel konuşma yapıp yapmama durumuna göre değiştiği; sporcunun yaşına, spor deneyimine, sigara ve alkol kullanma durumuna göre ise değişmediği bulunmuştur. 

IMCOFE 2019 / Antalya 

Jeotermal sahalar, su sıcaklıklarına göre yüksek-orta ve düşük sıcaklıklı alanlar olarak sınıflandırılmaktadır. Yüksek sıcaklığa sahip jeotermal alanlarda su sıcaklığı 150°C'den yüksektir. Orta derecede sıcaklıklı sahalarda su sıcaklığı 70°C ila 150°C arasında değişirken; düşük sıcaklıklı sahalarda su sıcaklığı 20°C ila 70°C arasında değişmektedir. Jeotermal sahalardaki suların sıcaklık derecelerinin artışına bağlı olarak, suların kullanım alanının çeşitliliği de o oranda artmaktadır. Önemli fay zonları üzerinde yer alan Erzurum ilinde birçok jeotermal alan bulunmaktadır. Bu çalışmada Erzurum ili sınırları içerisinde yer alan; Aziziye (Ilıca), Erzurum-Dumlu, Hamamderesi, Pasinler (Hasankale), Köprüköy (Deliçermik), Çat (Hölenk ve Köseler), Tekman, Olur (Ilıkaynak), Horasan-Hızırilyas köyü Jeotermal Sahaları çalışma sahası olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda termal alanların yer yüzeyi sıcaklıkları uydu görüntüleri kullanılarak tespit edilmeye çalışılmış, Landsat ve MODIS platformlarına ait uydu verilerinin çeşitli bantları kullanılarak Yer Yüzey Sıcaklıkları (YYS) hesaplanmıştır. YYS modeli, birçok çevresel parametreyi ve bunlar arasındaki ilişkiyi anlama için etkili bir yöntemdir. YYS verilerinin oluşturulmasında split-window (sw) algoritması kullanılmıştır. Böylelikle Erzurum ili sınırları içerisinde yer alan 9 adet lokaliteye ait jeotermal sahanın YYS verileri hesap edilmiştir. Bunun sonucunda, Erzurum ilindeki termal alanlar sıcaklıklarına göre tasnif edilmiş ve bu alanların uygun değerlendirilme şekli konusunda ilgili kurum ve kuruluşlara öneriler sunulmaya çalışılmıştır. 

Online bildiri özeti toplama sistemi Zkongre